21 Mayıs 2024 / 13 Zilkade 1445

Süheyla Pelin Hanımefendi İle Mahmud Es'ad Coşan Hocamızı Konuştuk

Süheyla Pelin ile söyleşimizi istifadenize sunuyoruz.
İsmim Süheyla Pelin. İzmit’te doğdum, büyüdüm, evlendim ve hala İzmit’te ikamet etmekteyim… 1947 doğumluyum. Mahmud Es’ad Coşan hocamızı tanımayı Allah’ın bir lütfu olarak görüyorum. 35 yaşında eşimi kaybettim. Bankadan maaşımı almaya gitmiştim. Benden KDV dosyası istediler. “Karşıdaki kitapçıdan alabilirsiniz.” dediler. İki kitapçı vardı. Ben dindar olan kazansın diye dini yayınlar satan kitapçıya girdim, Mahmud Es’ad Coşan hocamı orada “Kadın ve Aile” dergisinden tanıdım. Dergi çıkalı bir yıl olmuş ama ben sadece maaş günleri evden dışarı çıktığım için bilmiyordum. Kadın ve Aile dergisini okumaya başladım, her ayı iple çekiyordum. Bir günde okuyup bitiriyordum. Kitapçı benim ilgimi görünce Hocamızın Yüzevler’de cumartesi günleri öğle namazından sonra sohbetleri olduğunu söyledi. Sohbete ikinci gidişimde hocamıza intisâb ettim. Hemen her cumartesi Yüzevler’deki sohbetlere giderdim. İzmit’teki grubun çalışmalarına katılmaya başladım. Bir zaman sonra bana dernek kurma görevi verildi. İstanbul ve Ankara’dan sonraki üçüncü dernek biz olduk. O zamanlar yedi kişiyi zor bulduk dernek kurmak için. Biz derneğimizi ilk olarak bir bodrum katında borçla açtık. Dikiş, nakış ve saire kurslar veriyorduk ama şimdiki gibi Halk Eğitim ve belediye desteği yoktu. Kendi çabamızla yapıyorduk. Yoğun kalabalık vardı. Bütün günümü dernekte geçiriyordum. Özellikle imam hatipli genç kızlara iyiliği, güzelliği, ahlakı, anne babaya saygıyı telkin etmeye çalışıyorduk. Derneğimizi sevgi, saygı ve samimiyet ile yönettik. Buraya gelen huzur bulsun istedik. Rahmetli annem derdi ki: “Yaptığın iş hora-minnete geçsin.” Yani ‘herkesin hoşuna gitsin.” demek. Bir taraftan güzel bir iş yaparken diğer taraftan da onu dilimizle ve hareketlerimizle yıkmamamız gerekir.
Hocamızın yoğunluğu sebebiyle buradaki sohbetler devam etmedi. Biz de İstanbul’daki sohbetlere katılmaya başladık. Artık her pazar günü otobüs tutup İskenderpaşa Camii’ndeki ikindi sohbetlerine gidiyorduk. Bunun yanında 13 Kasım Mehmet Zahid Kotku Hazretlerini Anma Programlarına, kandil gecelerinin programlarına da otobüs tutup öğrenciler ve hanımlarla beraber gidiyorduk.
Hocamızı tanımadan evvel ben çok katı bir kişi idim. Hocama intisâb edince Hocam beni helva gibi yaptı. M. Esad Coşan hocamızın Kur’an-ı Kerîm ayetlerini ve hadîs-i şerîfleri bize anlatılış üslubu, onlarda gizli olan sırları, güzellikleri ve detayları, zihnimizde ve gönlümüzde hissetmemizi sağlamıştır.
Hocamız, Hacı Validemiz ile birlikte Kuruçeşme’deki evimize iki kez teşrif ettiler. Yüzevler’e sohbete gittiğimiz bir gün “İzmit’e ev davetine gelirler mi?” diye sorduk. Hemen kabul ettiler. O gün evimiz çok kalabalıktı. Yemekler yendi, sohbetler yapıldı. Banyodaki çeşmelerden biri bozuktu, vanasını kapatmıştım. Hocamız abdest almaya girerken “Ben vanayı açıyorum dedim.” Banyoya da bir maşrapa su koymuştum. Hocamız “Maşrapada su vardı ben abdestimi aldım, sen hiç üzülme Süheyla Hanım.” dedi. Hocamız yük olmama konusunda çok hassastı.
Hocamızın ikinci gelişlerinde, derneğe beş ton tahta gelmişti. Sabah namazından sonra o tahtaları tek başıma bir taraftan öte tarafa yerleştirdim. Akşam da hocamız gelecekti. Sonra eve geldim, duş aldım, alt kattaki komşum geldi yemekleri beraber yaptık. Hocamız ile Hacı Validemiz oruçlu gelirlerdi. Beraber iftar ettik. O tahtaları taşımayı hiç unutamam. Hacı Validemiz “Bugün bütün sevapları sen aldın Süheyla Hanım.” dedi. Hizmet yolunda işten kaçmamak gerekir. Önemli olan yaptığınız işi samimi ve gönüllü yapmanız. Allahu Teâlâ Hazretleri taşıyamayacağınız yükü size yüklemez. Samimiyetsizlik ve adam sendelik bizi birbirimizden uzaklaştırır.
Her doğru her yerde söylenmez diye bir söz vardır. Hacı Validemizin de bize gerektiğinde sukut ile cevap verdiğini müşahede ettim. Gerektiği zaman konuşur, gerektiği zaman susardı. Hacı Validemiz gençlerin beylerine karşı saygı göstermesini isterdi. Beylerine karşı hizmette kusur etmesinler isterdi.
Hacı Validemiz der ki: “Bir erkek çoluk çocuğuna bakıyorsa, evinde çoluk çocuğuyla oturuyorsa, o erkeğin aleyhinde hiçbir şekilde konuşulmaz.” Tabi ki bunları anlamak ilmin inceliğini, zarafetini ve üslubunu hazmetmeye dayanır. Nasihat etmekle anlaşılmaz. Hacı Validemiz ilmin inceliğini ve zarafetini aile ocağında almıştır. Mahmud Esad Coşan (Rh.A.) hocamız deseniz, Mehmet Zahid Kotku Hazretlerinin talebesi, onların dizinin dibinde ilmin inceliğini almış. Onlardan da öyle güzellikler olur.
Gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Hepimiz gençlik dönemini geçirdik. Çoğumuz başörtüyü sonradan taktık. Tesettür çok önemli. Tesettür artık uçlara doğru gidiyor. Kadın asaletlidir, nezihtir, naziktir, incedir, zarafet ehlidir. Gençlerimiz bunları kendi vasıfları haline getirmeye özen göstermelidirler.
Gençlere “Es’ad hocamızı çok iyi dinleyin, üniversiteyi bitirmiş gibi olursunuz.” derdim. M. Es’ad Coşan hocamız hadislerin derinliğine inerdi. Gönülden dinlersek kendimizi onun anlattığı gibi yetiştirmiş oluruz, bilhassa hizmetin içinde olanların buna dikkat etmesi gerekir. Allah-u Teâlâ, karşısında kaba saba bir kul istemiyor, münezzeh bir kul istiyor, Allah Resulünün ahlâkı ile süslenmiş bir kul istiyor. Allahu Teâlâ’nın nasıl bir kul istediğini iyi düşünelim. Hocamız bunu bize öğretiyor. Bunun bilincinde olursak, ibadetler bizi kemâlâta götürür.
Gençlerimiz, bilhassa üniversiteli gençlerimiz, öğrencilerimiz, genç kızlarımız üsluplarına, inanış ahlâkına göre çeki düzen vermelidirler. Aksi takdirde inandığımız yolun güzelliklerinden uzaklaşmamız Allahu Teâlâ’nın hoşuna gitmez. Günahlara dalmamalıyız. Mehmet Zahid Kotku Efendimiz “Küçük günahlar büyük günahlar olur, dağları tepeleri aşar.” demiştir. Gençler inancımızın içindeki güzellikler ile ahlâklarını güzelleştirmelidirler. Bu zamanda sanki biraz yozlaşma var. Sadece okuma kültürü ile kendilerini yetiştiriyorlar. Güzel geçim, güzel söz, hizmet ve ikram çok önemlidir. Akl-ı selim ile hareket etmeliler. Gençler peki demeyi bilmiyorlar. Peki demeyi kendimize görev bilelim. En güzel hizmeti hocalarımız yaptı.