5 Mayıs 2024 / 26 Şevval 1445

M. Es’ad Coşan (rha) Sohbetlerinde Peygamber Sevgisi

çiçek

Takvim yaprakları yenileniyor, tarih denilen ölçü birimi değişiyor, zaman, bütün birimleriyle kendisi için tayin edilen çerçevede ilerliyor, yıllar, aylar değişip, gün yeryüzünde farklı saatlerde farklı yerleri karartarak ve aydınlatarak değişenler safında yerini alıyor…

Asırlar öncesinden 571 yılının Rebiülevvel ayının 12.gecesi, günlerden pazartesi…

O gün, öyle bir gün, o tarih, öyle bir tarih ki, geride kalıp unutulan diğer tarihler gibi asla unutulmuyor ve değişmiyor. Bu kadar değişenin içinde tek değişmeyen tarih Rebiülevvel’in 12. gecesi…

Ol Rebîü’l-evvel ayı nicesi
On ikinci gece isneyn gecesi

Ol gece kim doğdu ol hayrul-beşer
Ânesi anda neler gördü neler

Âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamber Efendimiz (sas)’in, dünyaya teşriflerinin, aziz ve şerif doğumlarının yıl dönümü. Bu tarih önemli olan, dikkatle not edilip, hatırda tutulması gereken bir tarihtir!

Olgun ve ârif müslümanlar çok iyi bilirler ki Resûlullah ve Habibullah olan Muhammed-i Mustafâ Efendimiz (sas)’i derinden ve içten sevmek, İslâm’ın özü, aslı ve temelidir. Bunu kavrayamamış, kalbi aşk-ı Muhammedî ile yanıp tutuşup nurlanmamış bir kişi, gerçek mü’min olamaz. [1]

Peygamber Efendimiz (sas) kendisine muhabbet beslemenin önemini, Hz. Ali’den (ra) rivayet edilen bir hadisi şerifinde şöyle belirtmiştir:

Çocuklarınızı şu üç esas üzere terbiye edin, yetiştirin:

–          Ben Peygamberinize muhabbet beslemek

–          Benim Ehl-i Beytim’e muhabbet beslemek

–          Kur’an-ı Kerim okumak ve amel etmek.” [2]

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de de Allah-u Teâlâ buyurmuyor mu? “Rasûlüm! De ki: ‘Eğer Allah (c.c)’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah (c.c) da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.”[3]

Efendimizin sevgisinin ne denli önemli olduğunun idrakine vardığımız için “Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl, Muhammedsiz muhabbetten ne hâsıl” diyoruz.

Dolayısıyla bütün ailemizin fertlerine ve özellikle de çocuklarımıza, Peygamber Efendimiz (sas)’in eşsiz değerini ve büyüklüğünü anlatıp, onların gönüllerinde peygamber aşkının kıvılcımlarını tutuşturmak, biz ebeveynler için çok önemli ve ilahî bir görev oluyor. [4]

Kuşeyri risalesinde de: “Muhabbetin hakikati, kendinde hiçbir şey bırakmayacak şekilde tüm varlığını sevdiğine hibe etmektir,” denilir.

Varlığını sevdiğine hibe etmek!…

Ashâb-ı Güzin’de bunun yansımasını nasıl görmekteyiz?

“Canım fedâ olsun sana ey Allah’ın Rasûlü, canımdan çok sevdiğim anam babam da sana fedâ olsun!..”

Varlığını sevdiğine hibe etmek!…

“Geride ne bıraktın?” sorusuna verilen “Allah ve Rasulu’nu bıraktım, Ya Rasulallah” cevabıdır…

Efendimiz (sas)’i sevmek imanın gereğidir, gerçek mü’min olmanın şartıdır. Nereden öğreniyoruz bunu? Yaşamımıza düstur edindiğimiz o mübarek kelamı kibar da buyruluyor:

“Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki, sizden biriniz hakîkî mü’min olmuş olamaz; ben ona babasından da, evlâdından da, bütün öteki insanların hepsinden de daha sevgili olmadıkça, o hakîkî iman etmiş olmaz!”

Mü’minin en önemli vazifesi, Rasûlüllah’ı her şeyden çok sevmek. Canımızdan da çok sevmek!

Onun için “Muhammed(sas)” deyince yüreğimiz ağzımıza gelecek.

Onun için adını andığımızda, kalbimiz yerinden oynayacak, elimizi üzerine koyup “Salli ala rasuline Muhammed” diyeceğiz.

Sevdiğimiz, başımızın tacı, gözümüzün nûru, Muhammed-i Mustafâ (sas) diyeceğiz, sevgi göstereceğiz. [5]

Kim onunla biraz bir arada bulunursa, tanırsa yakından; âşık olurdu, severdi. Başkasına anlatmak için derdi ki: “O’ndan önce de, O’ndan sonra da O’nun gibisini görmedim!” Hakîkaten emsalsiz bir güzelliği vardı.

Yüzüne müştâk durur ins-ü melek,
Arş ü ferş ü ay ü gün hem nüh felek.

“Rasulullah (sas)’ın cemâlini görmeğe insanlar ve melekler; Arş, Allah-u Teâlâ Hazretleri’nin Arş-ı A’zam’ı; ferş, bu yeryüzü, ay ve güneş; nüh felek, dokuz kat gökyüzü müştaktır.”[6]

Rasûlüllah (sas)’ın şânı ne kadar büyük ki, şu yeri göğü yaratan, şu her şeyin mâliki olan, sözün sahibi olan, her türlü noksandan münezzeh olan, izzetli olan, hikmetli olan Allah (c.c) göndermiştir Peygamber Efendimiz (sas)’i!

Rasûlüllah (sas)’ın kıymetini teraziler tartamaz. Bir tarafına mücevher doldursan, zümrütler, yakutlar, elmaslar, altınlar, mücevherat doldursan terazinin, Rasûlüllah (sas)’ı tartamaz. [7]

O, peygamberlerin en üstünü ve en güzelidir,

O, insanlığın baş tacıdır, iki cihan serveridir,

O, Gönüllerin sultanı ve tabibi,

O, günahkâr mü’minlerin şefaat ümididir.

O, Allah’ın âlemlere rahmetidir. [8]

Şu kâinatı yaratan izzetli ve hikmetli Allah (c.c) kendisine en sevgili kulu eylemiş, O’nu kendisine elçi edinmiş, Habîbim demiş.

Rahmet olarak gönderilmiş âlemlere… Ne kadar büyük saadet “onlar benim kardeşlerimdir” dediği bizim için, ne mutlu bize!.. [9]

O’nunla beraber yaşamanın ne demek olduğunu hiç bilemeden, her daim özlediğimiz, özledikçe içimizdeki burukluğun arttığı ve maalesef yeryüzündeki sosyal dengesizlik ve buhranların zirveye ulaştığı bir dönemde yaşıyoruz.

Biz Seni görmeden sevdik,

Bir yanı yetim, bir yanı öksüz yüreğimizle sevdik seni…

Yolunu gözledik, bir Medine sabahı

Ellerimizde güller, güller ki kokunu aldığımız

Kokunu alıp yandığımız,

Yanıp yanıp ağladığımız

Biz seni görmeden sevdik!..

Cenâb-ı Hak, tüm Müslümanlara, o yaratılmışların en şereflisi, en makbulü, en kâmili, en mükemmeli, en hoşu, en güzeli, örnek insan, eşsiz emsalsiz Ahmed ü Mahmûd u Muhammed’i gereğince tanımayı müyesser kılsın! [10]

ÂMİN…

Derleyen: Sultan Sönmez

 


[1] Baş Makaleler 2,Mevlidi Şerif Kandili,

[2] Baş makaleler 2, Mevlid kandili ve Aile

[3] Âl-i İmrân/31

[4] Baş makaleler 2, Mevlid kandili ve Aile

[5] Ramazan ve Takva Eğitimi, Mağfiret Ayı, syf:358

[6] İslam Tasavvuf Hayat, Peygamber Efendimizin Ahlakı, syf:198

[7] İmanın ve İslam’ın Korunması 2, Her şey Allah’ı Tesbih ediyor, syf:202

[8] Baş Makaleler 2,Mevlidi Şerif Kandili,

[9] İmanın ve İslam’ın Korunması 2, Her şey Allah’ı Tesbih ediyor, syf:202

[10] Baş Makaleler 1, Bu Kasım Ayının Bizce Üç Mühim Olayı,